Dünya Enerji İstatistikleri – 2022

Herkese İyi Bayramlar ,

Bu yazımızda Dünya Enerji İstatistikleri üzerinde durarak , Enerji sektörünün güncel durumu ile ilgili analiz yapacağız.

Giriş;
Ülkelerin kalkınma, refah ve gelişmelerini sağlamada birincil derecede önemli olan enerji, son dönemde en stratejik konulardan biri haline gelmiştir. Enerji politikaları kısa vadede enerji kaynaklarının uluslararası pazarlara güvenli biçimde ulaşmasını, arz ve fiyatlama gibi konuları ele alırken, uzun vadede ise kalkınma planlamalarını ve politikalarını içermektedir. Önümüzdeki birkaç on yıl için petrol ve doğalgaz arzında rezervler açısından bir sorun olmasa da yeni rezervlerin aranması, üretilmesi, tüketiciye ulaştırılması gibi konular, uluslararası ilişkileri etkileyen temel problem alanları olmaya devam edecek görünmektedir.

Dünya Geneli Enerji kullanımı terawatt-saat olarak

1‏ terawatt-saat‭ (‬TWh‭) = ‬1‭ ‬milyar‭ ‬kilowatt-saat‭ (‬kWh‭) = ‬10‭<‬sup‭>‬12‭<‬/sup‭> ‬watt-saat‭

Rüzgar, Güneş ve Diğer Yenilenebilir Elektrik Üretimindeki Yıllık Değişimler

Çin, yenilenebilir enerji büyümesine en büyük bireysel katkıyı yapan (1,0 EJ) ülke oldu ve onu ABD (0,4 EJ) izledi. Avrupa, bölge olarak 0,7 EJ katkıda bulundu.

Hidroelektrik yine Çin’in (0,4 EJ) liderliğinde %1,0 büyürken, nükleer enerji, esas olarak Fransa (-0,4 EJ), ABD (-0,2 EJ) ve Japonya’daki (-0,2 EJ) düşüşlerin etkisiyle toplamda %4,1 düştü.

Elektrik

2020’de elektrik üretimi %0,9 düştü. Bu elektrik talebinin azaldığı diğer tek yıl olan 2009’dakinden (%-0,5) bile daha fazla (1985 yılından 2020’ye kadar).

Yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payı %10,3’ten %11,7’ye yükselirken, kömürün payı 1,3 puanlık azalışla %35,1’e düştü.

2022 yılı itibari ile bu seviye ciddi bir krizi ortaya çıkardı ve tüm ülkelerin elektriğe olan ihtiyacı %30 arttı.

Lityum üretimi %4,6 azalırken, Kobalt üretimi %2,9 artmıştır.

Nadir toprak metalleri üretimi, Avustralya ve ABD’deki güçlü büyümenin etkisiyle %23,2 arttı.

COVID-19 salgınının enerji piyasaları üzerinde dramatik bir etkisi oldu ve hem birincil enerji hem de karbon emisyonları İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en hızlı oranlarında düştü. Bununla birlikte, yenilenebilir enerji büyümeye devam etti ve güneş enerjisi şimdiye kadarki en büyük artışını kaydetti.

Kaynak: “Statistical Review  of World Energy 2021”, BP

2020 yılı Pandemi etkisine rağmen , rüzgar ve güneş enerjisinin öncülüğünde yenilenebilir enerji üretken bir şekilde büyümeye devam etti. Dikkat çekici bir şekilde, rüzgar ve güneş kapasitesi geçen yıl 238 GW gibi muazzam bir artış göstererek %50 artış gösterdi.

Birincil enerji üretiminde en büyük paya sahip olan kaynaklar sırasıyla petrol, kömür ve doğalgazdır. Dünya üzerinde tüketilen enerji kaynaklarının dağılımına bakıldığında, tüketimin 2/3’ten fazlasının kömür, petrol, doğalgaz gibi tükenir özellikteki hidrokarbon kaynaklarından elde edildiği görülmektedir. Günümüzde enerji üretiminde en büyük pay %87’lik oranla fosil yakıtlardan yani toprağın altında bulunan kaynaklardan sağlanırken, geriye kalan %13’lük pay ise, nükleer enerji ve yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanmaktadır.

Petrol Üreticisi Ülkeler ve Rezervleri

Doğalgaz Üreticisi Ülkeler ve Rezervleri

“OPEC üyesi devletler, dünya petrol rezervlerinin %71,6’sına sahiptir. Günümüzde petrol rezervlerinin bölgesel dağılımına bakıldığında Ortadoğu bölgesinin %48,5 ile dünya petrol rezervlerinin neredeyse yarıya yakınına sahip olduğu görülmektedir.”

 

Türkiye’de Enerji Görünümü

Türkiye

“Türkiye, doğalgaz bakımından zengin olan doğu ile dünyanın en büyük ikinci doğalgaz pazarı olan kıta Avrupa’sı arasında yer alması dolayısıyla doğalgaz geçişinde stratejik bir öneme sahiptir.”

Türkiye’de kurulu güç 2021 yılı itibari ile 99,1 GW seviyesine ulaşmıştır.

Yıllara göre Türkiye’de Kurulu Güç Değişimi

Türkiye coğrafi konumu sebebiyle stratejik öneme sahip bir ülkedir. Dünyada son dönemde değişen enerji politikaları göz önüne alındığında, Türkiye’nin öneminin her geçen gün daha da arttığı görülmektedir.

Türkiye; Ortadoğu, Hazar Bölgesi, Rusya ve Orta Asya gibi petrol ve doğalgaz rezervleri bakımından zengin bölgeler ile Avrupa gibi ithalat bağımlılığı yüksek olan bir coğrafyanın ortasında yer almaktadır. Bu konumu sebebiyle Türkiye, petrolün aktarımında önemli bir geçiş noktası olmasının yanı sıra doğalgazın aktarımında da kritik bir güzergâh olma yolunda ilerlemektedir. Ancak günümüz itibarıyla mevcut doğalgaz boru hatlarının çoğu sadece Türkiye içerisine taşıma yapmaktadır.

Bugün Türkiye, OECD ülkeleri arasında en yüksek enerji talep artış oranına sahip ülkelerden biridir. Gelişen her ekonomide olduğu gibi Türkiye de son dönemde dünyanın en önemli enerji tüketicileri arasında yer almaktadır. Ancak %72,5 düzeyinde dış kaynaklı enerjiye bağımlı olan Türkiye’nin enerji güvenliğini sağlamada göz önünde bulundurması gereken pek çok unsur söz konusudur.

Son dönemde doğalgaz, Türkiye’nin birincil derecedeki enerji ihtiyacında petrolün önünde yer almaktadır. Bunun en önemli sebebi, ülkede elektrik üretiminde ve birçok sanayi dalında doğalgazın kullanılıyor olmasıdır. Bugün Türkiye’de sanayide enerji kullanım oranı diğer ülkelerin oranlarından yüksektir. Ulaştırma gibi enerji dışı alanlarda ise Türkiye dünya genel ortalamasının altındadır.

Önümüzdeki yıllarda petrol payında büyük bir değişiklik olması beklenmeyen Türkiye’nin doğalgaz tüketimindeki artışın ise süreceği tahmin edilmektedir. Bu artışa bağlı olarak da Türkiye’nin doğalgaz üreticisi ülkelere yönelik politik yaklaşımları çok önemli hale gelecektir.

Türkiye’nin toplam 6 rafinerisi vardır ve bunlar günlük toplam 663.000 varil petrol işleme kapasitesine sahiptir. TÜPRAŞ Türkiye’nin önde gelen petrol işleme şirketi olup bu 6 rafineriden 4’ünün işletmesini yapmaktadır. Bu da toplam rafineri kapasitesinin %85’ine tekabül etmektedir ve TÜPRAŞ Türkiye’de üretilen toplam petrolün %59’unu eline bulundurmaktadır. TÜPRAŞ başlangıçta devlete ait bir kurum iken şu anda %51 hissesi Koç ve Shell’e ait olup geri kalan %49’luk hissesi halka açık hisselerdir.

Boru Hatları ve Türkiye’nin Stratejik Önemi

Türkiye, kendisi petrol ve doğalgaz üreticisi olmamakla beraber, üretilen petrolün pazara taşınması konusunda önemli rolü olan bir ülkedir. Türkiye’nin konumu petrol ve doğalgaz bakımından zengin olan Rusya, Kafkasya ve Ortadoğu gibi bölgelerle bu enerji kaynaklarını talep eden Avrupa arasında stratejik bir noktadır. Türk boğazları, petrol ve doğalgaz talebinin pazara ulaştırılması konusunda dünyada bu amaçla kullanılan en yoğun geçitler olarak ön plana çıkmaktadır. Rusya ve Hazar bölgesindeki petrolün önemli bir miktarı Batı’daki pazara Türk boğazları aracılığıyla taşınmaktadır. 2013 yılında 2,9 milyon varil petrol Türk boğazları üzerinden pazara ulaştırılmıştır. Bunun %70’e yakını ham petrol kalanı ise petrol ürünüdür.

“Trans-Adriyatik boru hattı, kısa adıyla TAP, Azerbaycan doğalgazını Türkiye’den geçirerek Yunanistan ve Arnavutluk üzerinden İtalya’ya ulaştırmayı öngören bir projedir. Hattın uzunluğu 540 mil olup Şah Deniz 2 sahasında üretilecek olan gazı Türkiye’nin batı sınırına kadar getirecek olan TANAP’ın devamı niteliğindedir.”

Türkiye’nin Ana Doğalgaz Boru Hatları

Sonuç olarak ;

Önemi giderek artan enerji, son dönemde uluslararası sistemde ülkelerin refahı ve kalkınması açısından en stratejik araçlardan biri haline gelmiştir. Bugün dünya liderliği ile enerji kaynakları arasında doğrudan bir ilişki vardır.

World Economic Outlook/WEO 2015 verilerine göre, 2040 yılında özellikle Hindistan, Çin, Afrika, Ortadoğu ve Güneydoğu Asya kaynaklı olarak küresel enerji kullanımının üçte bir oranında artacağı öngörülmektedir.

 

Makalemizi okuduğunuz için teşekkürler,

12.07.2022

Mahmut Sami SAKA

 

No Comments

Post A Comment